29 Haziran 2011 Çarşamba

ÇİN-TARİHİ

Eski devirlere âit yapılan araştırmalar Çin hakkında devamlı yeni bilgiler vermektedir. Ülkeyi yöneten ilk hânedân olarak Hya ve Şang sülâleleri bilinmektedir. Hya sülâlesi hakkında bilinen tek bilgi hükümdârların isimleridir. Şang sülâlesinin, yapılan araştırmalar netîcesinde yaklaşık olarak M.Ö. 1450-1050 seneleri arasında Çin ovalarına hâkim oldukları bilinmektedir. M.Ö. 1050-220 yılları arasında değişik çeşitli uygulamalarla Çov Sülâlesi yönetmiştir. Şang Sülâlesini yıkarak başa geçen Çov Sülâlesi, M.Ö. 1050-771 seneleri arasında feodal bir idâre kurdular. Ülkede, feodal devletler bağımsız devletler hâlinde gelişmeye başladı. Bu durum hükümdârın gücünün azalmasına ve feodal devletler arasında savaşa sebeb oldu. Batıdan gelenTürk ve Moğollar, ülkenin büyük bir kısmını fethettiler. Batı milletlerinin eline düşmüş olan topraklarından büyük bir kısmını Çin beyi Tsin, geri aldı. Böylelikle devleti önemli feodal devletlerden biri oldu.
M.Ö. 770-472 devri: Feodal beylerin kendi aralarında iç savaşlara giriştikleri bir devirdir. Bu savaşlar netîcesinde yedi bey kalmış ve bunlar da kral şanını alarak Çov Sülâlesinden ayrıldılar. M.Ö. 472-221 iç savaş sonunda M.Ö. 453 senelerinde Tsin’in feodal devleti üç devlete bölündü. M.Ö. 221-206 aralarında Tsin’in Sülâlesi memleketi mutlakiyetle idâre etti. Tekerlek dingillerinin standartlaştırılması ve bâzı ölçü birimlerinin kullanılmaya başlaması Çin târihinin bu safhasına âit önemli hâdiselerdir. Kuzeyden gelen saldırılardan (Hun saldırıları) korunmak için Çin Seddinin ilk şekli olan toprak tabyalar yapıldı. Doğu Çin bölgesinde başlayan bir ayaklanma, uzun süren savaşlara sebebiyet verdi ve bu savaşlar sonunda Han Sülâlesi yönetimi ele geçirdi ise de, bir müddet sonra idâre değişti. M.Ö. 206 yılında yönetimi, küçük rütbeli bir asker olan Lui Ki ele geçirerek Han Sülâlesini (asiller) kurdu. M.S. 168 senesinde meydana gelen bir hükûmet darbesi üzerine 220 senesine kadar devâm eden iç savaşlar devri başladı. Büyük bir halk ayaklanması bastırıldı. Bu iç savaş netîcesinde ülke üçe bölündü, kuzeyde Vey (220-264), güneydoğuda Vu (229-280), güneybatı Şu (221-263) imparatorlukları kuruldu. Göçlerin arttığı devirde, Tsin Sülâlesinin (265-316) başa geçerek, parçalanan Çin’i birleştirmeleri de ülkeye huzur ve istikrar getirdi. Daha önceleri ücretle kullanılan milletler bu savaşlarda (asillerin savaşlarında) o derece kuvvetlendiler ki, bunlardan Hyung-nu’lar (Hunlar) 303’te yeni bir devlet (Han) kurdular. Bu sülâle Çin İmparatorunu iki defâ esir almış ve 317’den başlayarak bütün Kuzey Çin’de hâkimiyet kurmayı başarmıştır. Bunun üzerine Tsin Âilesi kuzeye inerek burada Doğu Tsin Sülâlesini (317-419) kurdu.
Güney Çin’de 580 senesine kadar çeşitli sülâlelerin kurduğu muhtelif devletler görülür. Suy Sülâlesi (581-618) Çin’i birleştirmeye muvaffak oldu. Bu kısa ömürlü hânedan zamânında Çin, Vietnam’ın kuzey ve güneyini ve Tibet’in kuzeyini ele geçirdi. Çin’in nüfûzunu tekrar Orta Asya’da hissettirdi. Bu devrede Kuzey ve Orta Çin Ovasındaki ticârî münâsebetleri kolaylaştırmak için kanallar açıldı. Ancak bütün bu işlerin yapılması için yabancılardan yardım istenmesi Suy Sülâlesinin sonu oldu. T’ang Sülâlesi (618-907) işbaşına geldi. Bu hânedân devrinde (664) toprakların yeniden taksimi ve vergilendirilmesi yapılmıştır. Müslüman Arapların saldırıları üzerine Türkistan Çin’in elinden çıktı.
Bundan sonra Türkler devlet idâresinde önemli mevkilere yerleştiler ve sık sık vukû bulan ihtilâllerde önemli rol oynadılar. T’ang Hânedânının düşüşünden sonra 960 târihine kadar 5 küçük hânedân iş başına geçti. Bu devirde Kuzey ve Güney Çin’de küçük eyâletler şeklinde devletler meydana çıkmıştı. 960 târihinde iş başına geçen Sung Hânedânı zamânında Çin İmparatorluğunun birliği yeniden tesis edilmeye çalışılmış, ancak bunda muvaffak olunamamıştır. Bu hânedân devrinde birçok şehirler kuruldu ve barut kullanılmaya başlandı. Mîmârî, târih, şiir, resim, porselen ve bahçecilikte çok yüksek bir seviyeye ulaştılar. Elde bulunan târihî dokümanlar bu medeniyetin yüksekliğine delil teşkil etmektedir.
Cengiz Han, 1206-27 yılları arasında Çin’i işgâl etti ve Moğollar, 1214 yılında Sarı Nehirin kuzey tarafındaki bölgede hâkimiyeti ele geçirdiler. 1271 târihinde Kubilay Hân, imparatorluğunu îlân etti. Böylece Yüan Hânedânının (1260-1368) ve başşehir Yenching (Pekin)i kurdular. Moğollarla berâber Yüan Hânedânı bütün Çin’i fethederek hâkimiyetleri altına aldılar. Bundan sonra Moğollar Çin kültürünün etkisi altına girerek, din, örf ve âdetlerinde, giyim ve kuşamlarında Çin örf ve âdetlerini benimsediler.
Chu Yüan Chang, Yüan Hânedânı yerine Ming Hânedânını (1368-1644) kurdu. Bu hânedân zamânında Moğollar, Baykal Gölünün kuzey tarafına sürüldü ve imparatorluk eski kuvvetine kavuştu. Yine bu devirde Avrupalılar Çin’e ulaştılar. Portekizliler ve İspanyollar 16. yüzyılda, Alman ve İngilizler 17. yüzyılda buraya geldiler.
Ming Hânedânından sonra işbaşına geçen Ch’ing Hânedânı (1644-1912) zamânında, Avrupalı tüccarlar, Çin’in önemli kaynaklarını yıllarca batıya aktarıp, bundan istifâde ettiler.
Çin, uzun yıllar batıya kapalı kaldı. Çin’in batıya açılması 19. yüzyıl ortalarında başladı. Bu yıllarda Portekiz, İngiltere, Fransa, ABD ile ticârî, siyâsî münâsebetler başladı. Bunlardan İngilizler, Hint pamuklukları ve afyonunu, çay ve ipekle değiştiriyorlardı. Çin üst makamları bu ticâreti engellemeye çalıştılar. Bununla ilgili olarak afyon ithâlini yasaklayan kararlar aldılar. Bunun üzerine İngilizlerle anlaşmazlıklar çıktı ve savaşlar başladı. Ancak bu savaşlar İngilizlerin gâlibiyeti ile sona erdi (1842). Yapılan anlaşma sonunda İngilizler daha geniş haklara sâhip oldular. Bunun netîcesi olarak beş Çin limanı İngilizlere açıldı ve Hong Kong Adası da İngilizlere bırakıldı. Bu savaşlara “Afyon Savaşı” adı verildi. Daha sonra yapılan anlaşmalarla ABDve Fransa’ya aynı haklar tanındı.
Zamanla anlaşmaların uygulanması aksadı. Çinliler yabancıları ülkelerinden atmak istiyorlardı. Fakat onlar elde ettikleri imtiyazları geri vermeye niyetli olmadıkları gibi, bunları az buldular. Böylece, on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında ülkede ayaklanmalar oldu. Fakat bu ayaklanmalar yabancı güçler tarafından bastırıldı. 1858 yılında anlaşma uyarınca İngiliz ve Fransızlar yeni haklar kazandılar. Bir müddet sonra aynı menfaatler ABDve Rusya’ya da tanındı. Bu olaylardan sonra, Çin’de bir sükûnet dönemi başladı.
Çin-Japon Savaşları: Çin’in Kore üzerinde hâkimiyet kurmak istemesi üzerine 1894 yılında ilk savaş başladı. Kore’de çıkan ayaklanmayı bastırmak üzere her iki ülke de Kore’ye asker gönderdi. Ayaklanma bastırıldı. Fakat daha sonra her iki ülke birbirleriyle savaşa tutuştular. Bu savaşlar sonunda Çin büyük kayıplara uğradı. 1895 yılında savaş sona erdi ve Çin, Kore’nin bağımsızlığını tanıdı, ayrıca Formoza Adasını da Japonya’ya vermek mecbûriyetinde kaldı.
1911’den sonra başa geçen Yuan Şi-K’ay monarşik bir idâre kurmaya başlamışsa da muvaffak olmayarak 1916 ‘da öldü. Bu arada 1917’de sembolik olarak Birinci Dünyâ Savaşına girmiş ancak bir çok şehirleri bu arada Şanghay, Japonya tarafından işgâl edilmiştir.
1925 yılında milliyetçilerin önderi olan Çiank Kayşek yönetimi ele geçirdi. Orduları ile Japonlara karşı savaşarak bir çok yerleri geri aldı. Bu arada Şanghay tekrar ele geçirildi.
Ülkede 1920 yılında komünist partisi kuruldu ve taraftar toplamaya başladı. Bu parti, ülkede bir çok karışıklıklar çıkardı. Çiank- Kay-Şek bir taraftan Japonlarla savaşırken, bir taraftan da bu ayaklanmaları bastırmaya uğraşıyordu. Nihâyet 1927’de komünistlerin başına geçen Mao Çe-Tung, Çu Enlay ve Çu Di’ ile komünist partisi güçlenerek ülke çapında teşkilâtlanmaya, hükûmet kuvvetleri ile çarpışmaya başladı. İkinci Dünyâ Savaşı sona erince, komünistlerle milliyetçiler başbaşa kaldılar. Mao Çe-Tung yönetimindeki komünist birlikleri ülkeye hâkim oldular. ABDmilliyetçilere yardım eder göründü. ABD’nin Çin’e gönderdiği diplomatlar hep milliyetçilerin aleyhine çalışmış, onların komünistlerin eline geçmesine sebeb olmuşlardır.
Yönetim tamâmen komünistlerin eline geçince, Milliyetçi Çin hükûmeti, Formoza (Tay-Van) Adasına çekilmek zorunda kaldı. Böylece Çin ikiye ayrıldı: Çin Halk Cumhûriyeti ve Milliyetçi Çin Cumhûriyeti.
1 Ekim 1949 yılında Mao Çe-Tung’un başkanlığında Çin Halk Cumhûriyeti kurulmuş oldu. Böylece Çin’in Asya kıtasındaki bütün toprakları Çin Halk Cumhûriyeti’nin eline geçti. Milliyetçi Çin Cumhûriyeti de Formoza Adasına çekildi ve orada hükûmet kurdu. Mao, 1976’da öldü. Mao’nun ölümünden sonra, Maoizm açıktan tenkid edilmeye başlandı. Çin idârecileri ABD ve Japonya ile ekonomik iş birliği yaptı. Mareşal Ye Cienying, Mao’nun yanlışlarını açıkladı. Eski katı durum kaldırılarak ekonomik ve siyâsî yönde yumuşama başladı. Çin kapıları yabancı sermâyeye açıldı. Son yıllarda demokratikleşme hareketleri kanlı bir şekilde bastırıldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder