30 Haziran 2011 Perşembe

GÜRCİSTAN-TARİHİ

Gürcistan’da, insanlar çok eski devirlerden beri yaşamaktadır. Eski devirlerde Kafkasya metal işlemeciliğin beşiği sayılırdı. M.Ö. 7. asırda Anadolu’nun Kimmerler tarafından işgal edilmesiyle kaçan kabilelerin Kura Vâdisindeki yerli halklarla kaynaşmasından sonra bölgede İberia Krallığı kuruldu. M.Ö. 65’te Gürcistan kıyıları Roma hâkimiyetine girdi. 337’de Hıristiyanlığı kabul ettikten sonra Gürcistan uzun yıllar Bizans ve Pers imparatorlukları arasındaki harplere sahne oldu. Karadeniz kıyısındaki Lazika, Bizans; İberia da Pers hâkimiyeti altına girdi.
Müslümanlar 654’te Tiflis’i ele geçirerek bölgede bir emirlik kurdular. Bagratlı neslinden olan Birinci Aşot, Abbâsîlerin ve Bizans’ın bölgedeki zayıflığından faydalanarak 886’da İberia Kralı olduğunu îlân etti. 975’te başa geçen Üçüncü Bagrat doğu ve batıda bulunan prenslikleri tek bir devlet altında topladı. İkinci David,Tiflis’i Müslümanlardan geri aldı. Kraliçe Tamara (1184-1213) devrinde en kuvvetli dönemini yaşayan Gürcistan’ın sınırları Âzerbaycan’dan Çerkesya’ya, Erzurum’dan Gence’ye kadar uzanıyordu. Moğolların bütün Kafkasları istilâsından sonra Doğu Gürcistan İlhanlılara bağlandı. Suram Dağlarının batısında kalan kısım bağımsızlığını korudu. Timur Han 1386-1403 târihleri arasında Gürcistan’a uyguladığı ekonomik ve kültürel tedbirler krallığın bir daha toplanmasına imkan bırakmadı. Ülke bir süre sonra birbirleriyle savaşan prensliklere bölündü.
İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra, batı Hıristiyan âlemiyle bağları kopan Gürcistan, Osmanlı ve İran ordularının sürekli seferlerine mâruz kaldı. Osmanlı orduları 1510’da İmereti’ye girerek başkent Kutaisi’yi ele geçirdi. Tiflis’i ve Transkafkasya’yı 1578’de ele geçiren İran Şahı Birinci Abbâs, çok sayıda Hıristiyanı İran’ın uzak bölgelerine sürdü. İranlılar Gürcistan yönetimini Muhran Âilesine bıraktı. Safevî Hânedânının çöküşü sırasında Osmanlılar bölgeye akınlar düzenlediler. Duruma hâkim olan İran Hükümdârı Nâdir Şah, Kartli’nin başına İkinci Teimuraz’ı geçirdi. Bunun oğlu İkinci Erekle Kartli ve Kaheti krallıklarını birleştirerek bir devlet kurmaya çalıştı.
Dağıstanlı kabilelerin akınlarına mâruz kalan İkinci Erekle Gürcistan’ın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü güvence altına alan Georgiyevsk Antlaşmasıyla Rusya’nın koruması altına girdi (1783). Bir süre sonra İran saldırılarına karşı Gürcistan’ı yalnız bırakan Ruslar Kartli ve Kaheti’yi işgal ettiler. Bölge Rus askerî vâlileri tarafından yönetilmeye başlandı. Ruslar 1810’da İmereti’yi, ardından da diğer küçük Gürcü prenslikleri hâkimiyetleri altına aldılar. Osmanlı idâresi altında olan Batum ve Poti limanları ile güneybatı toprakları Osmanlı-Rus harpleri netîcesinde Rusların eline geçti.
Uzun yıllar Rusların hâkimiyeti altında kalan Gürcistan, 1905 devrimi sırasında karışıklıklara ve gerilla savaşlarına sahne oldu. Şubat 1917 devriminden sonra Gürcüler Ermeni ve Âzerilerle birlikte Transkafkasya Federal Cumhûriyetini kurdular. Fakat bu birlik kısa bir süre sonra dağıldı. Gürcüler 26 Mayıs 1918’de bağımsız bir devlet kurarak Alman korumasını kabul ettiler. Almanların yenilmesi üzerine ülke İngiliz işgâline uğradı. Îtilaf devletleri 1920 Ocak’ında Gürcistan’ı fiilen tanıdı. Gürcüler eski düzeni geri getirmeye çalışan Beyaz Orduya katılmayı kabul etmemelerinden bir süre sonra Gürcü asıllı Stalin ve Orconikidze’nin başında bulunduğu Kızıl Ordu Gürcistan’a girerek 1921 Şubat ayında Tiflis’i ele geçirdiler ve bölge Sovyet hâkimiyetine girdi. 1924’te çıkan köylü ayaklanması Kızıl Ordunun yardımıyla bastırıldı. 1936’da kabul edilen yeni Anayasa ile Gürcistan, SovyetlerBirliğini meydana getiren 15 cumhûriyetten biri oldu.
Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan reformlar Gürcistan’da da köklü değişikliklere sebeb oldu. İlk çok partili seçimler yapıldı. Ülke yeni bir siyâsî ve ekonomik döneme girdi. Gürcistan 1991’de bağımsızlığını îlân etti ve aynı sene Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı.
Gürcistan bağımsızlığını îlân ettikten bir süre sonra iç karışıklıklar çıktı. Devlet başkanı Gamsahurdia yanlıları ile muhalif gruplar arasında çatışmalar uzun süre devam etti. Muhâlefet yönetimi ele geçirdi. Devlet başkanı Gamsahurdia yurt dışına kaçtı. Diğer tarafta Abhazlar bağımsızlık isteği ile ayaklandılar. Hükümetle Abhazalar arasında çatışmalar hâlâ devam etmektedir (1993).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder