30 Haziran 2011 Perşembe

HOLLANDA-TARİHİ

On birinci yüzyılda Low Countries’te (bugünkü Belçika, Hollanda ve Lüksemburg’un üzerinde bulunduğu bölgede) kontluklar ve dükalıklar kuruldu. On beşinci yüzyılın ortalarında Burgundy Dükalığı bölgeyi hâkimiyeti altına aldı. 1555’te İmparator İkinci Charles’in yerine geçen oğlu İspanya Kralı İkinci Philip bölgenin yeni hâkimi oldu. Bu olayların seyri esnâsında Flemenkler ekonomilerini kurdular ve içte birliği sağladılar. 1568’den îtibâren 80 sene süren bağımsızlık savaşına başladılar. 1568’de Hollanda ve Zeeland, 1579’da ise yine Hollanda ve Zeeland başta olmak üzere Utrecht, Groningen, Overissel, Gelderland ve Friesland dâhil yedi bölge resmen isyân etti. Birleşip Utrecht birliğini kurdular. İki sene sonra da bağımsızlıklarını îlân ettiler. 1648’de Westphalia Antlaşmasıyla Seksensene Savaşları sona erdi. Bağımsızlıklarına kavuştular.
On yedinci yüzyılda yeni yapılan keşiflerle zengin hammadde kaynakları bulundu. Bunun etkisiyle Hollanda ekonomik bakımdan güçlendi. Dünyânın sayılı bir ticâret merkezi ve deniz gücü hâline geldi. Bundan sonra denizlerdeki hâkimiyetini uzun süre korumayı başardı. On sekizinci asırda güneydeki toprakları İspanya ve Avusturya arasında birçok defâ el değiştirdi. 1795’te Fransızlar bu bölgeyi hâkimiyetleri altına aldılar. 1814’te Napolyon mağlub edilince Hollanda’nın yeni kurucuları tekrar faaliyete geçtiler. Bunlar monarşiye karşı idiler fakat daha önceki yönetimde bulunanları mühim mevkilere getirmeksizin demokrasinin kurulup gelişemiyeceğini biliyorlardı. Kral Birinci William devlet başkanlığına getirildi. 1814’te Hollanda ve Belçika arasında yapılan antlaşmayla Hollanda Birleşik Krallığı altında topraklar birleştirildi. 1830’da Belçika Krallığı kurulunca bu antlaşma sona erdi. 1849’da liberal bir anayasa îlân edildi. Üçüncü William demokratik bir düşünceyle 1863’te Batı Hindistan’daki sömürgelerinde köleliği kaldırdı. 1873’te başlayan savaşlara ilâveten 1894’te Lombok’da bir isyan çıktı. Bu yüzden Hollanda ordusu ciddi kayıplar verdi. Ordunun dağılmasını önleyen General William Vetter, devlet otoritesini yeniden kurdu. Bundan sonra ekonomik ve siyâsî yönden zengin ve güçlü bir devlet oldu.
Birinci Dünyâ Harbinde tarafsız kalan Hollanda, 1940’ta Nazi orduları tarafından muhtemel bir Fransız ve İngiliz işgâlini önlemek maksadıyla işgâl edildi. Hollanda, Almanlara karşı savunmaya elverişsiz kuzey kesimi terk edip, batıda savunmaya geçti. Fakat Almanlar bir hafta içinde bütün Hollanda topraklarını ele geçirdi. Bu arada Londra’da deniz aşırı bölgeleri yönetmek için bir hükümet kuruldu. Bu hükümet Japonların Endonezya’yı işgal etmesi üzerine Japonya’ya, bir gün sonra da İtalya’ya harp îlân etti. 1942 Haziranında hükümet, tonajları toplamı 2.750.000 tona ulaşan ticâret gemilerini harbin sona ermesinden 6 ay sonrasına kadar kullanmak üzere ABD ve İngiltere emrine verdi. İşgâl esnasında Almanlar bölgede birçok katliamlar yaptı. Bunun yanında 200.000 Hollandalıyı harp sanâyiinde çalıştırmak üzere Almanya’ya götürdüler. 4 Mayıs 1945’te Hollanda’daki Alman birlikleri komutanı teslim oldu. Savaş sonunda yapılan istatistiklere ve 1938’deki para değerine göre Hollanda’da 15 milyar guldenlik maddî bir zarar vardı.
İkinci Dünyâ Harbinden önce güttüğü tarafsızlık politikasından vazgeçerek, Belçika ve Lüksemburgla berâber Fransa ve İngiltere’yle Brussel antlaşmasını yaptı ve sonra NATO’ya girdi. Ortak Pazara da üye oldu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder