29 Haziran 2011 Çarşamba

CEZAYİR-TARİHİ

Cezayir çok eski tarihlerde bir yerleşim merkeziydi. Bilinen en eski halk Berberilerdir. Cezayir kıyılarına önce Fenikeliler gelmiştir.M.Ö. 814-813 yıllarında Kartacalıların eline geçen ülke, gelişerek bilhassa kıyı ticâretinin önemli bir merkezi olmuştur. Daha sonra Romalılar ve Bizanslılar tarafından işgâl edilmiş olan Cezâyir’de halk, bu zamanlarda Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. İslâmiyeti yaymak için dünyânın her tarafına dağılan Müslümanlar 7. asırda buralara gelmişlerdir. Abdullah bin Ebû Serh tarafından burası fethedilmiştir. Cezâyir halkı İslâmiyeti kabul etmiş, İslâm devletinin hâkim olduğu zamanlarda İslâmiyetin sâyesinde ilerlemiş, benimsedikleri İslâm kültür, medeniyet ve âdetlerini ve Arapça lisanını günümüze kadar muhâfaza etmişlerdir.
On altıncı asırda Oruç ve Hızır (Barbaros Hayreddîn Paşa) reisler tarafından fethedilen Cezâyir, Akdeniz’i yağma, talan ve barbarlıklarıyla kan gölü hâline getiren Avrupalı korsanlara karşı mücâdele eden Müslüman leventlerin üssü hâline gelmiştir. Barbaros Hayreddîn Paşa daha sonra burayı Osmanlı Devletinin bir beylerbeyliği hâline getirmiştir. Üç asır Osmanlı idâresinde kalan Cezâyir’de o devre âit eserler ve gelenekler canlılığını hâlâ korumaktadır.
1830 senesinde Fransızlar, çok büyük deniz ve kara kuvvetleri ile uzun savaşlardan sonra ülkeyi ele geçirdiler. Bir sömürge idaresi kuran Fransızları halk hiçbir zaman kabul etmedi, devamlı ayaklanma teşebbüsleri içerisinde bulundu (Bkz. Abdülkâdir-i Cezâyirî). Fransa İkinci Dünyâ Savaşında (1942) Cezayir’i mukavemet merkezi olarak kullandı. Savaş bittikten sonra Cezâyirliler gösterdikleri fedâkârlığa karşılık bağımsızlık veya Fransızlarla aynı haklara sâhib olmak istediler. Bu istek Fransızlar tarafından büyük bir tepki ile karşılandı ve halk katledilmeye başlandı. 1789 Fransız İhtilâli ile her türlü hürriyetlerin yayıldığı ülke olduğu yıllarca söylenen Fransa, Cezâyir’deki insanlara bu hürriyeti tanımıyordu. İçindeki Haçlı rûhunu Cezâyirde’de göstermiş, kitle katliamı yapmıştır. Günümüzde, o zamandan kalma toplu mezarlar çıkmaktadır. 1948’de Fransa buranın sömürge değil, Fransa toprakları olduğunu îlân etti. Dış dünyâya karşı yapılan bu îlâna rağmen burayı bir sömürge olarak idâre etmeye çalışmışlar ve aslâ Cezayir halkına Fransızlarla eşit haklar tanımamışlardır. 1950 senesinden sonra Fransa’ya karşı mücâdelede teşkilâtlanmaya başlayan halk, muntazam bir ordu kurmayı başardı. 1954 senesinde bilfiil başlayan silâhlı mücâdele, 1956 senesinde bağımsızlığa kavuşan Fas ve Tunus’un da desteğini sağladı. Mücâdele 1962’de “Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti” adıyla bağımsızlığını îlân etmesiyle netîcelendi.
Fransa’nın îtirâzlarına ramen 10 devlet tarafından bağımsızlığını îlân etmesinin hemen ardından tanınan Cezâyir, 1963 senesinde ilk anayasasını halk oyu ile kabul etmiştir. Bu anayasaya göre beş yıl için halk tarafından seçilen meclis yine beş yıl için Cumhurbaşkanını seçiyordu. Yürütme organı, Cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu tarafından meydana gelmektedir. Bu ilk anayasa mûcibince seçilen ilk Cumhurbaşkanı Ahmed bin Bella 16 Haziran 1965’te Albay Huari Bumedyen tarafından bir darbe ile devrildi. Kurulan ihtilal konseyi tarafından 1978’e kadar idâre edilen ülke aynı sene kabul edilen yeni bir anayasa ile idâre edilmeye başlamıştır. 7 Şubat 1979’da Şadli bin Cedid devlet başkanı oldu. 1989’da Sosyalizme ilişkin bütün ifâdelerden temizlenen, siyâsal çoğunluk ilkesini kabul eden ve grev hakkı tanıyan yeni anayasa halk oylamasıyla kabul edildi. 26 Aralık 1991’de yapılan seçimlerin ilk turunda oyların % 85’ini alan İslâmî Selâmet Cephesi 288 milletvekili kazandı. Bunun üzerine seçimler iptal edildi. 16 Ocak 1992’de sürgünden dönen Budiyaf, Yüksek Devlet Konseyi Başkanı ve Devlet Başkanı oldu. 9 Şubat 1992’de 12 ay süreli sıkıyönetim îlân edildi. 4 Mart 1992’de İslâmî Selâmet Cephesi yasa dışı îlân edildi. Siyâsi faaliyetleri yasaklayan ve birçok kişiyi îdâm ettiren Budiyaf 29 Haziran 1992’de bir suikast neticesinde öldürüldü. Cezayir’de iç karışıklıklar hâlâ devam etmektedir (Aralık 1992).

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder